Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

#MANŞET: PADİŞAHLARIN SANATINI YAŞATIYOR

Mardinli Zekeriya Güler, Osmanlı’da

Mardinli Zekeriya Güler, Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet ve 2. Abdüllhamid Han başta olmak üzere birçok padişahın uğraş verdiği “sedef kakma” sanatını yaşatmaya çalışıyor.

Türkiye’de birçok meslek yok olmaya yüz tutmuş, bunlardan biri de “sedef kakma” mesleğidir. Osmanlı Dönemi’nde birçok padişahın uğraş verdiği sanat, bugün Türkiye’de sadece birkaç ilde yapılıyor.

Mardin’deki tek ustası Zekeriya Güler, unutulmaya yüz tutmuş sedef kakma sanatını yaşatabilmek için asıl mesleği olan imamlıktan emekliye ayrıldı. Kente son sedef kakma ustası olarak çalışmalarına devam eden sedefkâr usta, son 10 yıldır bu işle ilgileniyor.

Son 4 sene içerisinde Mardin Halk Eğitim Merkezi, Mardin Olgunlaşma Enstitüsü ve Mardin Artuklu Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda dersler vererek sanatı yaşatmak için yeni ustalar yetiştiriyor.

İmamlık yaptığı dönemlerde odasına kurduğu küçük atölye de camiye kuran öğrenmeye gelen öğrencilere de bu mesleği öğretmeye çalışan Zekeriya Usta, Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Salih Keskin’e, sedef kakma sanatını yaşatmaya çalıştığını söyledi.

“Dünyadaki en eski sanatlardan bir tanesidir”

Sedef kakma sanatının dünyadaki en eski sanatlardan bir tanesi olduğunu söyleyen Güler, şunları söyledi:

“Bu sanat aslında bir Avrupa sanatıdır. Avrupa sanatından sonra aslında Osmanlı’ya geçti. Osmanlı’da bu mesleğin zirvesini yaşadı. Bu meslek; Halep, Kudüs, Şam, İstanbul ve Viyana işi olmak üzere 5 ekol olarak yayıldı. Mardin’de, 2016 yılından beri sedef kakma sanatını değişik kurumlarda bunu yaşatmaya ve yeni ustalar yetiştirmeye çalışıyoruz. Mardin Halk Eğitim Merkezi, Mardin Olgunlaşma Enstitüsü ve Mardin Artuklu Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda dersler vererek sanatı yaşatmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ceviz ağacı üzerine yaptığımız çizimlerin ardından genelde geometrik Selçuklu motiflerini işliyoruz Çizimin ardından ince keskiyle kazıyoruz, kazdığımız yerlere tunç telleri geçiriyoruz. Daha sonra tutkallayıp bir gün bekletiyoruz. Sedef koyacağımız yerleri oyuyoruz, sedefleri de yapıştırdıktan sonra kezzaplanıp ateşle yakılıyor. Sonra zeytinyağı sürülüyor ve en son cila ile temizleniyor. Sedef kakma sanatının 14-15 aşaması var.”

“Türkiye 54 usta var, bölgede ise sadece biz varız”

Türkiye’de sedef kakma sanatının 1930’lardan sonra son sedefkâr ustanın vefat etmesinden sonra tamamen unutulduğunu kaydeden Güler, bu sanatın 1954’lerden sonra tekrar canlanmaya başladığını söyledi.

Güler, “İlk usta 1964’te Gaziantep’te bu sanatı yeniden canlandırmaya başladı. Şu an Türkiye genelinde 54 usta var, Güneydoğu’da (Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Siirt, Batman) ise sadece biz varız. Bizler bunu yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Yeni ustalar yetiştirmeye çalışıyoruz.” dedi.

“Birçok padişahın uğraş verdiği sanattır”

“Sedef Kakma sanatı kültürümüzde vardır.” diyen Güler, “En güzel nadide eserleri Osmanlı padişahları ve Osmanlı döneminde yaşayan ustalar yaptı. Osmanlılar, bu sanatı çok güzel canlandırdılar. Sedef kakmacılık Osmanlı Tarihinde, Türkiye tarihinde köklü bir sanattır. Sultanlarımızdan Abdülhamit Han, Fatih Sultan Mehmet, Mimar Sinan, bizim bildiğimiz sedefkâr ustalardandır. Top Kapı Sarayı’nda, Selâtin camilerinde bunun en güzel örnekleri var, halen bu eserler sergileniyor. Camilerin giriş kapıları, pencereleri, minberlerde, mihraplarda, vaaz kürsülerinde, Kur’an-ı Kerim rahlesinde, kılıçlarda yani ağacın olduğu her şeyde sedef işlenmiş, işlenebiliyor. Güzel süsleme sanatıdır. Hem sedef hem de telkâri aynı tahta üzerine işlenebilen güzel sanatımızdır.” diye konuştu.

“Yetkililerden sanata sahip çıkmalarını istiyoruz”

Sedef Kakma sanatını öğretip yaşatabilmek adına imamlıktan emekliye ayrıldığını ve şu an bunun mücadelesini verdiğini kaydeden Güler, gönüllü olarak yaptığı işi kalıcı hale getirilmesi için destek beklediğini dile getirdi.

Güler, “Mardin; işsizlik oranının en yüksek olduğu illerimizden bir tanesidir. Keşke ustaların yanında yetişen çıraklara İŞKUR üzerinden bir harçlık verilseydi. Harçlık verildiği zaman çıraklar gelip sanatı öğrenebiliyorlar, ama verilmediği zaman gelmiyorlar. Yetkililerden bu sanata sahip çıkmalarını, bu sanatı yaşatabilmek adına ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz. Çünkü bu bizim ecdat sanatımızdır, yani mirasımızdır. Biz bunu yaşatmazsak, yeni ustalara ve çıraklara öğretmezsek heba olup olacak, yazık olacak.” dedi.

Sedef kakma sanatı nedir?

Sedef; istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert maddedir. Sedefin ahşap malzemeye açılan oymalara yerleştirilmesi işine sedef kakma sanatı denir. Sedef kakma; sedefçilik, sedef işleme veya sedefkâri olarak adlandırılmaktadır. Sedef kakma yapan ustaya ise sedefkâr denilmektedir.

Nerede kullanılır?

Anadolu’da Selçuklular sedefi kullanmışlar ancak sedef işçiliği 17-18. yüzyılda Osmanlı’da en parlak dönemini yaşamıştır. Kur’an muhafazası, rahle, masa, koltuk, sehpa gibi mobilyalar; silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı vb. gibi çok çeşitli gündelik üründe sedef kullanılmıştır.

Nasıl yapılır?

Sedef kakma sanatı, genellikle oyma ve kakma teknikleriyle yapılır; hammadde olarak ceviz ağacı, gümüş tel, sarı pirinç, tel kadife ve sedef kullanılır. İşlenecek yüzeye çizilen motifin kenarına keski adı verilen çelik uçla bir kanal açılır. Bu kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak yüzeye gömülür. Keski ile çizilen motifin içi oyulur ve motifin şekline uygun olarak kesilen sedef kakılır. Sedef yerleştirilmiş parça zımpara ile silinerek cilalanır.