Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Artuk Arslan’ın mezarı gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor

Mardin’de 98 yıldır kabrine

Mardin’de 98 yıldır kabrine duvar örülen Artuklu Meliki Nâsırüddin Artuk Arslan’ın mezarı gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.

Mezarın ortaya çıkarılması için şimdiye kadar yapılan bütün girişimler sonuçsuz kalırken, STK ve Mardin halkı Artuklu Meliki Nâsırüddin Artuk Arslan’ın mezarının çıkarılması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den yardım çağrında bulundular.

Konu ile ilgili araştırmalarda bulunan araştırmacı Gazeteci Yazar Selim Parlakoğlu, Mardin’de 98 yıldır kabrine duvar örülen Türk büyüğü Artuklu Meliki Nâsırüddin Artuk Arslan’ın mezarı duvarın arasında olduğunu söyledi.

Mardin’e birçok tarihi eser kazandıran hükümdar mezarının gün yüzüne çıkarılması için yetkililerin harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Parlakoğlu, “Mardin’in Artuklu ilçesi Şehidiye Camisi külliyesinin doğu kısmında bulunan oda içinde kabri olan Artuklu Meliki Artuk Arslan’ın oda girişine örülen duvar hala yerinde duruyor. Gerek STK ve gerekse basında yer alan haberlere rağmen Artuk Arslan’ın kabrine örülen duvarın kaldırılması için ilgili kurumlarca hiçbir teşebbüste bulunulmadı. Buda Mardin halkını üzmektedir” dedi.

1925 tarihli “Tekke ve Zaviyeler kanunu nedeniyle Türbe duvar ile üstü kapatıldı

1925 tarihli “Tekke ve Zaviyeler kanunu nedeniyle Artuklu Meliki Nâsırüddin Artuk Arslan’ın mezarı kapatıldığına dikkat çeken Parlakoğlu, şunları söyledi.” Tarihçi İbrahim Artuk “Diyarbakır ve Mardin’in Bazı Önemli Yapıları “ adlı eserinde El-Melik el-Mansur Nasır el-Din Artuk Arslan’ın bu Medreseye (Şehidiye) bitişik olan türbeye gömüldüğünü fakat türbenin mezar sandukalarının 1925 senesinde Mardin valisi Tevfik Hadi Baysal zamanında kaldırılarak yerle bir edildiğini ifade etmektedir. Ancak 1 Mart 1950’de 677 sayılı kanuna değişiklik yapılarak birinci maddesine “türbelerden Türk büyüklerine âit olanlarla, büyük sanat değeri bulunanlar, Millî Eğitim Bakanlığınca umûma açılabilir. Buraların bakımı için gerekli memur ve hizmetliler tâyin edilir. Açılacak türbelerin listesi Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanır ve Bakanlar Kurulunca tasvib edilir.” ibaresi eklenmesine rağmen Türk büyüğü Artuk Aslan’ın kabir yasağı halen devam etmektedir.

Mardin Artuklu üniversitesi Sanat Tarihi bölümü öğretim üyesi Doç.Dr.Zekai Erdal kabir ile ilgili yazdığı akademik makalede türbe ile ilgili görüşlerinde şunlara yer verdiğini vurgulayan Parlakoğlu, “ Günümüzde medresenin güneydoğusundaki türbe mevcuttur. Her iki türbe arasında kalan ve medresenin güneydoğu köşesini oluşturan dikdörtgen mekân Abdullah Kuran’a göre avludur. Türbesinde iki Artuklu Sultanı metfundur. Bunlardan ilki yapının banisi olan ve 1239 yılında vefat eden Melik Nasireddin Artuk Arslan (Kâtip Ferdi; 2006, s. 20) ile 1367 yılında ölen Melik Salih Şemseddin Mahmud b Necmeddin Gazi’dir” diye anlatır.

Artuk Arslan’ın kabrinin 1950’de çıkarılan kanuna rağmen hala kapalı tutulmasına bir anlam veremiyoruz. Mardin’i üç yüz sene başkent yapan ve sayısız eserler kazandıran Artukluların Meliki Artuk Arslan’a yapılan bu saygısızlığın bir an önce giderilmesi gerekir. Kabrin bulunduğu odanın giriş kapısına örülen duvarın kaldırılıp aynı zamanda kabrin bulunduğu odanın restore edilmesi ve ziyarete açılmasını yetkililerden istiyoruz.”şeklinde konuştu

MELİK NÂSIRÜDDİN ARTUK ARSLAN KİMDİR?

Tarihte Koçhisar olarak bilinen Kızıltepe ilçesinde Cami-i Kebir (Büyük Cami)’i ve yakınında Medrese-i Âli (Ulu Medrese)’i inşa ettirmiştir. Artuk Arslan ayrıca Harzem’de bir medrese, Mardin’de Şehidiye adıyla bilinen Medrese ve Cami olarak iç içe bulunan medrese ve Cuma mescidini bina ettirip, onun gibi nice medreseler inşa ettirip, vasıflandırmıştır. Melik, bu koca medreseyi seksen oda olmak üzere bina ettirdiğinden “Semânîn” (seksen) adıyla anılır. Yavlak Arslan’dan sonra kardeşi Artuk Arslan Mardin’de hükümdar oldu. Onun zamanında Anadolu Selçukluları Eyyûbîler’i mağlûp ederek Doğu Anadolu’da hâkimiyetlerini kurdular. Artuk Arslan bu durumdan faydalanarak Alâeddin Keykubad’a tâbi olup Eyyûbîler’e karşı cephe aldı. Ancak bir fırsatını bulan Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Kâmil 1236 yılında Urfa ve Harran’ı işgal etti. Alâeddin Keykubad’dan sonra Anadolu Selçuklu sultanı olan II. Gıyâseddin Keyhusrev, Eyyûbîler’in elinden kurtarmış olduğu yerlerden Sincar ve Nusaybin’i Artuk Arslan’a iktâ olarak verdi. Artuk Arslan uzun seneler Eyyûbîler ile muharebelerde bulundu. 1231 (H. 629) senesinde ardı arkası kesilmeyen Moğol orduları, Mardin Artukluları’nın topraklarını işgal ile ele geçirdikleri pek çok müslümanı şehîd ettiler. Artuk Arslan ve halk, Mardin kalesine sığınarak Moğol katliâmından kurtuldular.

Melik Nâsırüddîn (Artuk Arslan) Kutbuddin İl Gazi’nin ikinci oğludur. Babası Kutbuddin İl Gazi’nin zamanında vezirlik rütbesine yükselmiştir.35 yıl hükümdarlık yapmıştır. H.533 (M.1239) senesinde vefât etmiştir. Nâşı Mardin’de bina ettiği medresede defnolundu.